Avrupa Birliği dış politika şefi Kaja Kallas Salı günü Türkiye’yi blok için kilit bir ortak olarak nitelendirdi ve Komisyon Üyesi Marta Kos ile birlikte AB’nin 2025 Genişleme Paketini açıklarken çeşitli ortak önceliklere ilişkin işbirliğinin altını çizdi.
2025 Genişleme Paketi’ni sunmak üzere AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Marta Kos ile düzenlediği ortak basın toplantısında konuşan Kallas, genişlemenin Avrupa Komisyonu için “siyasi bir öncelik” ve Ukrayna’da devam eden savaş ortamında “jeopolitik bir zorunluluk” olmaya devam ettiğini vurguladı.
Kallas, “Türkiye, ortak çıkarları ilgilendiren pek çok konuda birlikte çalıştığımız kilit bir ortak olmayı sürdürüyor ancak demokratik standartlar, yargı bağımsızlığı ve temel haklardaki bozulma, genişleme sürecini 2018’den bu yana fiilen dondurdu.” dedi.
AB genişlemesinin yalnızca tarama, fasıl müzakereleri ve reformları içeren teknik bir prosedür değil, aynı zamanda temel bir seçim olduğunu da vurguladı.
“AB’nin Ortak Dış ve Güvenlik Politikası ile uyum, sürecin temel bir parçasıdır, çünkü bu, aday bir ülkenin dünyayı bizim gördüğümüz gibi görmeyi ve onu bizimle birlikte şekillendirmeyi tercih ettiğini gösterir.” dedi.
Kallas, hukukun üstünlüğünü güçlendirmenin, yolsuzlukla mücadelenin ve bağımsız medyayı desteklemenin yalnızca refah açısından değil, aynı zamanda ulusal güvenlik ve Avrupa güvenliği açısından da hayati önem taşıdığını vurguladı.
“Security is at the top of everybody’s agenda,” she added, noting that the EU has already deepened defense and security cooperation with candidate countries.
2025 Genişleme Paketi, aday ve potansiyel aday ülkelerin ilerlemesini değerlendiriyor. Kallas, Arnavutluk, Moldova, Karadağ ve Ukrayna’nın “büyük ölçüde olumlu” değerlendirmeler aldığını, Sırbistan, Kuzey Makedonya, Kosova, Bosna-Hersek ve Türkiye’nin “karışık” değerlendirmeler aldığını, Gürcistan’ın ise “olumsuz” değerlendirmeler aldığını söyledi.
“Genişleme hoş bir şey değil; AB’nin daha güçlü bir küresel oyuncu olmasını istiyorsak bu bir zorunluluktur.” diyen Kallas, herhangi bir kısayol sunulmayacağını da sözlerine ekledi.
“2030 yılına kadar Avrupa Birliği’ne yeni ülkelerin katılması gerçekçi bir hedef” dedi.

