Tutuklu sivil toplum lideri Kavala, milletvekillerinin kendisini cezaevinde ziyaret etmesine artık izin verilmediğini söyledi


Deutsche Welle’nin Türkçe baskısının hafta sonu haberine göre, sekiz yıldır siyasi amaçlı olduğu düşünülen suçlamalar nedeniyle parmaklıklar ardında bulunan Türk hayırsever ve iş adamı Osman Kavala, milletvekillerinin artık kendisini ziyaret etmesine izin verilmediğini söyledi.

DW’nin sorularını yazılı olarak yanıtlayan Kavala, pek çok siyasi tutsağın tutulduğu İstanbul’un batısında yüksek güvenlikli bir tesis olan İstanbul Marmara Cezaevi’nde ömür boyu hapis cezasını çekiyor.

Türkiye’deki siyasi ve sosyal gelişmeleri parmaklıklar ardında nasıl takip ettiği sorulduğunda, güncel gelişmeleri televizyondan izleyerek ve cezaevine teslim edilen gazeteleri okuyarak takip ettiğini söyledi. “Birkaç ay öncesine kadar beni ziyaret eden milletvekillerinin değerlendirmelerinden de faydalanıyordum. Artık beni görme izni alamadıkları için bir şeyler değişti” diye ekledi.

Yargı bağımsızlığının yıllar içinde aşındığını söyleyen 68 yaşındaki kişi, keyfi gözaltıları Türkiye yargısında “normalleştirilmiş” bir uygulama olarak nitelendirdi. “Cumhurbaşkanının (Gezi Parkı davasında) beraatimi eleştirmesinin ardından yargı süreci keyfi bir cezalandırmaya dönüştü ve hukukun üstünlüğü ilkesi raydan çıktı…. İnsanları ikna edici bir gerekçe olmadan bazen uzun süre cezaevinde tutmanın normal bir uygulama ve hakimlere tanınan bir hak olduğuna dair bir inanış yayıldı.”

Kavala ilk olarak Ekim 2017’de gözaltına alınmış, bir ay sonra ise anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlamasıyla tutuklanmıştı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 2019’da tutukluluğunun makul gerekçelerden yoksun olduğuna karar verip tahliyesine karar vermesine rağmen, Türk mahkemeleri buna uymayı reddetti.

Şubat 2020’de Gezi Parkı davasında beraat etti ancak casusluk suçlamasıyla hemen yeniden tutuklandı. Nisan 2022’de, hükümeti devirmeye çalıştığı iddiasıyla şartlı tahliye imkanı olmaksızın ömür boyu hapis cezası aldı; bu karar, Eylül 2023’te Yargıtay tarafından onaylandı. Adalet Bakanlığı, Temmuz 2024’te yeniden yargılama talebini reddetti.

Kavala, davasına yönelik uluslararası ilginin belirgin şekilde azaldığına ilişkin bir soruya yanıt olarak, 2019 kararının uygulanmaması nedeniyle Avrupa Konseyi (AK) Bakanlar Komitesi’nin 2022 yılında Türkiye aleyhine başlattığı ihlal prosedürüne değindi.

“… AK, AİHM kararlarının uygulanmasını sağlamaktan sorumludur ve bu gibi durumlarda uygun önlemleri almalıdır. … Ancak, son üç yıldır komite, görünüşe göre Türkiye ile ilişkileri gerginleştirebileceği endişesiyle somut adımlar atmaktan kaçındı” yorumunu yaptı.

Serbest bırakılması halinde ne gibi planları olduğu sorulduğunda Kavala, hiçbir plan yapamayacağını söyledi. “Ne zaman serbest bırakılacağımı bilmediğim için hayat planları yapmaya kendimi ikna edemiyorum” diye yazdı. “Tutuklandığımda 60 yaşındaydım ve sivil toplumda aktif olarak yer alabileceğim zamanın çoğunu parmaklıklar ardında geçirdim.”

Kavala, yıllarca hapis yatmasına rağmen umutlu olduğunu söyledi. “Siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları arasında yargının değişmesi gerektiği konusunda geniş bir görüş birliği var. Vatandaşın çoğunluğunun da bu arzuyu paylaştığına inanıyorum” dedi.

Kavala, gerçek demokrasiye sahip olmanın sadece seçim yapmaktan daha fazlasına bağlı olduğunu, hukukun üstünlüğünü, bağımsız medyayı ve işleyen yerel yönetimleri gerektirdiğini belirterek, “Cumhuriyetimiz için en acil görev, hukukun üstünlüğünün temellerini yeniden inşa etmek ve korumaktır.”

Bu yılın başlarında Goethe Enstitüsü Kavala’ya, uluslararası kültürel alışverişe katkılarından dolayı Almanya’nın resmi onuru olan 2025 Goethe Madalyası’nı verdi. Jüri onu, hapis cezasına rağmen diyaloğu ve çeşitliliği teşvik etmeye devam eden “yorulmak bilmeyen bir öncü” olarak övdü.

Kavala davası, Türkiye’nin demokratik gerilemesinin ve yargı bağımsızlığının erozyonunun en simgesel örneklerinden biri olmaya devam ediyor. Hükümetlerin, hukuk uzmanlarının ve insan hakları gruplarının serbest bırakılması yönündeki yaygın çağrılarına rağmen, Ekim 2025 itibarıyla 2.900 günden fazla süreyi parmaklıklar ardında geçirdi.

Scroll to Top