NATO Güvence Tedbirleri kapsamında Litvanya üzerinde görev uçuşu gerçekleştiren Türk Havadan Erken İkaz ve Kontrol uçağı, 17 Kasım 2025’te erişildi. (Fotoğraf: X/@tcsavunma)
17 Kasım 2025 20:49 GMT+03:00
TÜrkiye’nin NATO büyükelçisi Pazartesi günü Avrupa Birliği’nin savunma girişimlerine yönelik sert bir eleştiride bulunarak, mevcut transatlantik çerçeve içerisinde ayrı bir askeri ittifak oluşturmanın Avrupa’nın güvenliğini zayıflatacağı ve AB üyesi olmayan NATO üyelerine karşı ayrımcılık yapacağı uyarısında bulundu.
Büyükelçi Basat Öztürk, Brüksel’de iş dünyası liderlerinin katıldığı bir toplantıda, birliğin kolektif güvenlik için hayati önem taşıdığı bir dönemde, bağımsız bir AB savunma birliği kavramının kıtayı bölme riski taşıdığını söyledi. “İttifak içinde ittifak olmaz” diyen Öztürk, NATO’nun halihazırda Avrupa ve Kuzey Amerika’da 1 milyar insanı kapsadığı bir ortamda AB’nin 500 milyon insanı için ayrı bir savunma yapısı oluşturmanın pek stratejik bir anlam ifade etmediğini savundu.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu ve Avrupa İş Zirvesi’nin düzenlediği AB-Türkiye İş Zirvesi’nde konuşan Öztürk, argümanını Avrupalı liderlerin “bütün, özgür ve barışçıl bir Avrupa” vizyonunu benimsediği Soğuk Savaş’ın sonunda oluşturulan ilkeler etrafında çerçeveledi.
Bu fotoğraf, 14 Mayıs 2025’te Antalya’daki NEST Kongre Merkezi’nde NATO Dışişleri Bakanlarının gayrı resmi toplantısının bir parçası olan NATO logosunu göstermektedir. (AFP Fotoğrafı)
NATO kıta güvenliğinin temeli olmaya devam ediyor
Türk diplomat, NATO’nun Avrupa savunmasının birincil garantörü olarak hizmet etmeye devam ettiğini ve hem AB hem de AB dışı Avrupa uluslarını Kuzey Amerika müttefikleriyle bir araya getirdiğini vurguladı. Kendisi paralel AB savunma yapıları inşa etme çabalarının ortak tehditlerle karşı karşıya olan müttefikler arasında tehlikeli bölünmeler yaratabileceği konusunda uyardı.
Öztürk, güvenlik mimarisinin kurumsal çizgilerde bölündüğü takdirde etkili bir şekilde çalışamayacağını kaydetti. AB’ye özgü bir savunma yapısının, Türkiye, İngiltere, ABD, Kanada, Norveç ve İzlanda gibi önemli NATO üyeleri olmadan yeterli caydırıcılık sağlayıp sağlayamayacağını sorguladı. “Bu kıta savunulabilir mi?” diye sordu. “Bunlar politik sorular değil; bunlar aslında matematik ve geometri.”
Büyükelçi, Türkiye’nin NATO’nun en büyük ikinci askeri gücü ve ittifak misyon ve operasyonlarına en büyük üçüncü katkı sağlayan ülke olarak rolünün altını çizdi. Coğrafyanın, kurumsal tercihlerden bağımsız olarak Avrupa uluslarını birbirine bağladığını vurguladı. “Coğrafyayı değiştiremezsiniz” dedi. “Beğenseniz de beğenmeseniz de bu coğrafya bizi sonsuza kadar birleştiriyor.”
Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, 18 Haziran 2025’te Fransa’nın doğusundaki Strazburg’daki Avrupa Parlamentosu’nda 24-25 Haziran’da Lahey’de yapılacak NATO zirvesi hazırlıklarına ilişkin bir tartışma sırasında konuşuyor. (AFP Fotoğrafı)
Standartlar ve birlikte çalışabilirlik konusundaki endişeler
Öztürk, AB’nin ayrı savunma standartları geliştirmesiyle ilgili teknik kaygılarını dile getirerek, bunun NATO’nun ortak prosedürler ve ekipman spesifikasyonları yoluyla oluşturmak için onlarca yıldır uğraştığı birlikte çalışabilirliği baltalayacağı konusunda uyardı. “AB kendi standartlarını geliştirmeye başlarsa birlikte çalışabilirlikten söz edilemez” dedi.
Ayrıca AB’nin mevcut NATO projelerini ve girişimlerini kopyalaması olarak nitelendirdiği duruma da dikkat çekti. Büyükelçiye göre bu fazlalık, gerçek güvenlik ihtiyaçlarına yönlendirilebilecek kaynakları, parayı ve enerjiyi boşa harcıyor.
Öztürk, özellikle Türkiye’nin AB’nin Daimi Yapılandırılmış İşbirliği askeri hareketlilik projesinden hariç tutulmasını, AB üyesi olmayan NATO üyelerine yönelik ayrımcılığın kanıtı olarak gösterdi. AB düzenlemeleri uyarınca, Türkiye ittifakın en büyük ikinci ordusunu elinde bulundursa ve en kötü senaryoda takviye sağlayacak olsa bile Türk kuvvetlerinin AB toprakları boyunca hareket edemeyeceğini söyledi.
Kapsayıcı yaklaşım çağrısı
Büyükelçi, AB’yi bireysel üye devletlerin dar tercihleri yerine kolektif çıkarlara odaklanmaya çağırdı ve kapsayıcılığın Avrupa güvenliğini etkileyen tüm politika kararlarına rehberlik etmesi gerektiğini vurguladı.
Kendisi, mevcut eğilimlerin NATO ile AB savunma girişimleri arasında tehlikeli bir “ayrılma”ya işaret ettiğini ve bu durumun kıtayı yetmiş yılı aşkın süredir koruyan birleşik güvenlik mimarisini potansiyel olarak parçalayabileceği konusunda uyardı. Öztürk, “Bölünirsek zayıflarız” dedi. “Bölünirsek başarısız oluruz.”
Büyükelçi, NATO’yu kuran 1949 Kuzey Atlantik Antlaşması’nın kolektif savunmanın bağlayıcı çerçevesi olmayı sürdürdüğünü belirtti. AB’nin kendine ait önemli anlaşmaları olmasına rağmen bunların NATO’nun güvenlik ve savunma konularındaki rolünün yerini alamayacağını ve almaması gerektiğini savundu.


