Türk bakan, yılın ilk 10 ayında erkekler tarafından öldürülen 217 kadının kadın cinayetlerindeki düşüşle övünüyor


Anka haber ajansının haberine göre, resmi veriler yalnızca ilk 10 ayda 217 kadının erkekler tarafından öldürüldüğünü göstermesine rağmen, Türkiye İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya bu yıl kadın cinayetlerinde keskin bir düşüş olarak nitelendirdiği gelişmeyi övdü.

Yerlikaya, Pazartesi günü parlamento bütçe toplantısında rakamları sunarak, kadın cinayetlerinin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25 oranında düştüğünü milletvekillerine anlattı. Bakanlık verilerine göre 2024 yılının ilk 10 ayında bu yıl 217 kadın öldürülürken 290 kadın öldürüldü.

Yerlikaya görüşmede, “Kadına yönelik şiddet dünyada artarken Türkiye’de bu oran artmıyor, tam tersine düşüş eğilimi gösteriyor” dedi. “Evet kadın cinayetleri 73 azaldı ama bu istatistik meselesi değil. Her biri asla kapanmayan bir yaradır.”

Ancak kadın hakları grupları, yüzlerce şüpheli kadın ölümünün kadın cinayeti olarak sınıflandırılmadığını belirterek, Türkiye’nin resmi istatistiklerinin sorunun boyutunu maskelediği konusunda uzun süredir uyarıda bulunuyor.

Buna göre veri Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na göre 2025’in ilk 10 ayında erkekler tarafından öldürülen kadın sayısı 235 olurken, 247 kişi de şüpheli şekilde hayatını kaybetti.

Hak grupları ayrıca hükümetin kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda dönüm noktası niteliğindeki İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin etkisini küçümsemeye devam ettiğini söylüyor.

Uluslararası toplumun ve kadın hakları gruplarının muhalefetine rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mart 2021’de Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesine karar verdi. Anlaşma, hükümetlerin aile içi şiddet ve benzeri istismarın yanı sıra evlilik içi tecavüz ve kadın sünneti faillerini kovuşturmaya yönelik yasalar çıkarmasını gerektiriyordu.

Türkiye, Temmuz 2021’de İstanbul Sözleşmesi’nden resmen çekildi.

Erdoğan o dönemde anlaşmanın “eşcinselliği normalleştirmeye çalışan bir grup insan tarafından ele geçirildiğini” ve bunun Türkiye’nin “toplumsal ve ailevi değerleriyle” “uyumsuz” olduğunu iddia etmişti.

Şule Çet davasıyla bağlantılı fotoğraf kamuoyunda öfkeyi yeniden alevlendirdi

Yerlikaya’nın bu sözleri, geniş çapta yayılan bir fotoğrafın, ölümü kitlesel protestolara yol açan ve Türkiye’nin toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadelesinin sembolü haline gelen üniversite öğrencisi Şule Çet’in 2018 yılında öldürülmesine ilişkin tartışmayı yeniden alevlendirdiği bir dönemde geldi.

Fotoğrafta, baş şüpheli Çağatay Aksu’ya yardım etmekten yaklaşık 19 yıl hapis cezasına çarptırılan Berk Akand, kız arkadaşıyla bir restoranda poz verirken görülüyor. Akand’ın paylaşımın altına yapılan yorumlara “Alayına inat hoş buldum” şeklinde yanıt vermesi, serbest bırakıldığı yönünde spekülasyonların oluşmasına neden oldu.

Avukatı, fotoğrafın iki ay önce Aksaray’daki bir açık cezaevinden planlı izin sırasında çekildiğini söyledi. Akand’ın Haziran 2027’de vizyona girmesi bekleniyor.

Şule Çet’in aile avukatı Umur Yıldırım, Türk basınına yaptığı açıklamada, 10 yıldan fazla hapis cezasına çarptırılan mahkumların, açık cezaevine nakledilme ve geçici izne hak kazanabilmeleri için öncelikle yedi yıldan fazla kapalı cezaevinde yatmaları gerektiğini söyledi.

Adalet Bakanlığı ayrıca Akand’ın 5 Haziran’da açık cezaevine nakledildiğini ancak gözaltında tutulduğunu belirten bir açıklama yaptı. Bakanlık ayrıca, Akand’ın açık cezaevinden izinliyken paylaştığı sosyal medya paylaşımı nedeniyle disiplin cezasına çarptırıldığını ve buradaki statüsünün iptal edilerek tekrar kapalı cezaevine nakledildiğini söyledi.

23 yaşındaki Çet, 29 Mayıs 2018’de Ankara’da işvereni Aksu ve arkadaşı Akand ile görüştükten sonra yüksek bir binanın 20. katından düşerek hayatını kaybetti. Daha sonra ölümüyle ilgili yapılan soruşturmada Çet’in cinsel saldırıya uğradığı ve binadan atıldığı ortaya çıktı.

2022 İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) rapor Türkiye’nin kadına yönelik şiddetle mücadele yaklaşımını eleştirerek, hükümetin konuyu paternalist terimlerle çerçevelediğine, kadınları toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemekten ziyade korunmaya muhtaç olarak gördüğüne dikkat çekti. HRW’den Emma Sinclair-Webb şunu kaydetti bu yaklaşım toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle etkili bir şekilde mücadele etme çabalarını baltalamaktadır.

Scroll to Top