Türk araştırmacılar akciğer kanserinin radyoterapiye verdiği yanıtı etkileyen 12 gen tespit etti


Akciğer kanserinde radyoterapiye yanıtın derecesini Türk bilim adamlarının fareler üzerinde yaptığı çalışmada tespit ettiği 12 gen dikkate alınarak belirliyor. İstanbul, Türkiye, 3 Kasım 2025. (AA Fotoğraf)

03 Kasım 2025 14:28 GMT+03:00

RTürkiye’deki araştırmacılar, küçük hücreli dışı akciğer kanserinin (KHDAK) radyoterapiye nasıl tepki vereceğini belirleyen on iki anahtar gen belirledi; bu, gelecekte kişiselleştirilmiş tedavi stratejilerine olanak sağlayabilecek bir keşif.

Araştırma, Türkiye Sağlık Enstitüleri (TÜSEB) ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Validebağ Araştırma Merkezi işbirliğiyle gerçekleştirildi.

Yenilikçi fare modelleri, genetik analiz

Ekip, özel “çıplak fare” modelleri kullanarak akciğer kanseri tümörlerini belirledi ve Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yüksek dozda radyoterapi uyguladı. Tümör dokuları tedaviden 48 saat sonra genetik analiz için toplandı.

Yeni Nesil Dizileme (NGS) ve biyoenformatik yöntemlerini kullanan araştırmacılar yüzlerce geni taradı ve radyoterapiye yanıt olarak sürekli olarak önemli değişiklikler gösteren 12 gen belirledi.

Bu keşif, etkili kişiselleştirilmiş radyoterapi tedavilerinin önünü açabilir. İstanbul, Türkiye, 3 Kasım 2025. (AA Fotoğraf)

Bu keşif, etkili kişiselleştirilmiş radyoterapi tedavilerinin önünü açabilir. İstanbul, Türkiye, 3 Kasım 2025. (AA Fotoğraf)

Tümör baskılanması ve metastazla bağlantılı anahtar genler

Bunlar arasında yedi gen, tümörün baskılanması ve bağışıklık tepkisi ile ilişkilendirilirken beş gen, hastalığın tekrarlaması ve beyne ve kemiklere metastazla bağlantılıydı.

Bulgular, tümör hücrelerinin radyoterapiden sonra savunma mekanizmalarını aktive edebileceğini ve potansiyel olarak tedavi direncine katkıda bulunabileceğini göstermektedir.

SBU Radyasyon Onkolojisi Bölümü’nden çalışmanın koordinatörü Doçent Serhat Aras şunları vurguladı:

“Her gen radyoterapiye farklı yanıt veriyor. Bu yanıtları haritalayarak hangi genlerin tedavi duyarlılığına veya direncine katkıda bulunduğunu belirleyebiliriz.”

Doç. SBÜ Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Bölümü'nde proje koordinatörü ve öğretim üyesi Prof. Dr. Serhat Aras. İstanbul, Türkiye, 3 Kasım 2025. (AA Fotoğraf)

Doç. SBÜ Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Bölümü’nde proje koordinatörü ve öğretim üyesi Prof. Dr. Serhat Aras. İstanbul, Türkiye, 3 Kasım 2025. (AA Fotoğraf)

Kişiselleştirilmiş radyoterapiye doğru

Araştırmacılar, bu yaklaşımın kişiselleştirilmiş radyoterapiye yol açabileceğini ve klinisyenlerin tek tip bir protokol kullanmak yerine hastanın genetik profiline göre tedavi dozlarını ayarlamasına olanak tanıyacağını belirtti.

Aras, “Hastanın tümörü belirli genlerde direnç gösteriyorsa radyoterapi tek başına yeterli olmayabilir. Bu gibi durumlarda immünoterapi veya hedefe yönelik ilaçlar dahil kombinasyon tedavileri düşünülebilir” dedi.

Dr. Tuğba Kul Köprülü, Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ), Hamidiye Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Moleküler Tıp Anabilim Dalı'nda Yardımcı Doçent. İstanbul, Türkiye, 3 Kasım 2025. (AA Fotoğraf)

Dr. Tuğba Kul Köprülü, Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ), Hamidiye Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Moleküler Tıp Anabilim Dalı’nda Yardımcı Doçent. İstanbul, Türkiye, 3 Kasım 2025. (AA Fotoğraf)

Gelişmiş RNA-Seq teknolojisi moleküler içgörüleri ortaya koyuyor

Çalışmada ayrıca araştırmacıların gerçek zamanlı gen ekspresyon modellerini yakalamasına ve tedavi direncinin arkasındaki moleküler mekanizmaları belirlemesine olanak tanıyan RNA-Seq transkriptom analizi kullanıldı.

SBÜ Hamidiye Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nden Dr. Tuğba Kul Köprülü şunları kaydetti: “RNA-Seq, radyoterapi sonrasında hangi genlerin etkinleştirildiğini veya susturulduğunu görmemize olanak tanıyarak direnç yolları ve potansiyel terapötik hedefler hakkında kritik bilgiler sağlıyor.”

03 Kasım 2025 14:32 GMT+03:00

Scroll to Top