TTayfun Block-4 Hipersonik füze, Türkiye’nin savunma endüstrisinin ileri aşamasını sergiliyor, Roketsan genel müdürü Murat Ikininci, yakıt, patlayıcılar, rehberlik, sinyal zekası, sensörlerdeki daha fazla gelişme yeteneklerinin önemini vurguladı.
Ikininci, “Hipersonik bir füzeye sahip olmak ciddi bir caydırıcılık getiriyor ve bu teknolojiyi evsel araçlarla üretebilmek, savunma endüstrisinde ulaştığımızı gösteriyor.” Dedi.
“Yakıt, patlayıcılar, rehberlik, sinyal zekası, sensörler, füzyon ve nanoteknoloji gibi alanlarda yeteneklerimizi geliştirmemiz gerekiyor.”
Ikininci, Bağımsız Sanayiciler Ankara Şubesi ve Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kongre Merkezi’ndeki iş adamları Derneği tarafından düzenlenen Beşinci Askeri Radar ve Sınır Güvenlik Zirvesi’nde İçişleri Bakanlığı, Ulusal Savunma Bakanlığı ve Savunma Sanayileri Başkanlığı’ndan (SSB) destek vermiştir.

Roketsan Genel Müdürü Murat Ikininci, 7 Ekim 2025’te Ankara, Türkiye’deki 5. Askeri Radar ve Sınır Güvenlik Zirvesi sırasında konuşuyor. (AA Fotoğraf)
Türk savunma endüstrisinin stratejik konumu
Ikinini, dünyadaki güvenlik bakiyelerinin hızla değiştiği bir zamanda Türkiye’nin savunma endüstrisindeki stratejik konumuna dikkat çekti.
Türk savunma endüstrisinin, Türk silahlı kuvvetlerinin neredeyse tüm sistem ve platform ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir seviyeye ulaştığını vurguladı.
“Kendi silahlarını, füzelerini ve radarlarını üretebilen bir ülke kendi güvenlik kaderini belirleyebilir,” dedi Ikininci, “Bu, tam bağımsızlık yolundaki en kritik eşiğin geçişi.”
Savunma için 3 kilit teknoloji alanı
Ikininci, önümüzdeki 10-15 yıl içinde savunma sektörü üzerinde derin bir etkisi olacak üç ana teknoloji alanını vurguladı.
Ikininci, “Yapay zeka, hipersonik teknolojiler, Mach 5 ve üstü hızlarda hareket eden sistemlere karşı savunma çözümleri ve gözetim, iletişim ve lazer tabanlı sistemlerin geleceği olan uzay ve sensör teknolojileri” dedi.
“Bu üç alan savunma teknolojilerinde bir paradigma değişimi yaratacak. Özellikle sensör ve lazer teknolojilerinde yerli üretim kapasitemizi artırmak için yoğun çaba sarf ediyoruz.”
Uzay teknolojilerinin ve sensör teknolojilerinin rolüne işaret eden Ikininci, füzelerin yeterince iyi sensörleri yoksa görevlerini etkili bir şekilde gerçekleştiremeyebileceğini söyledi.
“Lazer, RF teknolojileri, dalga teknolojileri, kızılötesi dedektörler çok daha fazlası gibi sensörler ve alt teknolojileri üzerinde çalışmamız ve geliştirmemiz gerekiyor.” Dedi.
Ambargolar ve yerelleştirme
Ikininci, Batı ülkelerinin Türkiye’ye açık ve gizli ambargolar getirdiğini ve “Roketler ve füzeler söz konusu olduğunda, bu sorun daha da yüksek algılara gidiyor.”
“Roketsan, bu konudaki en çok kısıtlamalarla karşı karşıya olan kurumlardan biri. Ama aynı zamanda yerelleştirme ve millileştirme faaliyetlerini en üst düzeyde alan şirketlerden biriyiz.”
IDEF 2025’te tanıtılan Tayfun Block 4 hipersonik füze sisteminin, Türk toprak kuvvetlerinin uzun menzilli ihtiyaçlarını yurtiçinde karşılamak için tasarlandığını açıklayan Ikinini, hipersonik bir füzeye sahip olmanın ciddi bir caydırıcılık getirdiğini ve ev araçlarıyla üretebilmenin savunma endüstrisinin ilerlemesini gösterdiğini söyledi.

Roketsans Tayfun Blok-4 Balistik Füzesi, 26 Temmuz 2025’te İstanbul, Türkiye’deki 17. Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı’nda (IDEF 2025) sergilendi.
Türkiye’nin çelik kubbesi hava savunma sistemi
Ikininci, Türkiye’nin “çelik kubbe” hava savunma sistemi hakkında ayrıntılı bilgi verdi ve bu sistemin kara, deniz ve hava elemanlarını kapsayan çok katmanlı bir yapı oluşturduğunu söyledi. “Steel Dome, radarlar, sensörler, uçaklar, deniz platformları ve füzelerden oluşan entegre bir savunma ağıdır.”
“Bu sistem sadece kara savunmasını değil, aynı zamanda denizcilik ve hava sahasını da korumak için tasarlanmıştır. Türkiye böyle bir sistemi uygulamak için birkaç ülkeden biridir.”
“Bu sistemin özünde insan hızının ötesine geçen bir reaksiyon kapasitesi var.” Dedi.
“Binlerce radar izini, hedef verileri ve füze yollarını anında elle yönetmek mümkün değildir. Bu teknoloji, Hedef önceliklendirme, tanınma, tehdit değerlendirmesi ve en uygun karşı önlemin seçimi gibi süreçler,” bu teknoloji, hava savunmasında karar süresini köylü olarak azaltarak nötralizasyon oranını önemli ölçüde artırıyor.

24 Temmuz 2025’te İstanbul, Türkiye’deki IDEF 2025 sırasında Aselsan standında çelik kubbe hava savunma sistemi bileşenlerinin bir maketi görüntülenir. (AA fotoğrafı)
‘Merkezi bileşen’ olarak yapay zeka
Ikininci, bu teknolojileri geliştirme sürecinde yapay zekanın, savunma teknolojilerinde ek bir araç değil, sistemin merkezi bir bileşeni haline geldiğini vurguladı, “Yapay zeka sadece verileri analiz eden bir mekanizma değil, radar, füze, komuta kontrol merkezi ve hatta birleştirme arasındaki iletişimi optimize eden bir zeka.”
“Şimdi tarladaki asker, uçaktaki pilot veya radar operatörü tek başına hareket etmiyor, ancak arkalarında büyük bir dijital zekanın desteğiyle. Bizim için de yapay zeka ithal edilecek yazılım değil, ulusal olarak eğitilmiş stratejik bir yetenek.”