2005 yılında kurulan OSM@N markası, Osmanlı dönemini ve Sultanlarını yeni ve modern bir yorumla çağdaş modaya getirdi. Marka, koleksiyonlarında sürekli olarak sanat, trendler, tarih ve teknolojiyi harmanladı. En son OSM@N, özel bir kapsül koleksiyonu oluşturmak için Mesele Slow Tasarım ile işbirliği yaptı. Bu işbirliği, Mesele’nin kurucusu ve güçlü kadın figürleri ve mitolojisinden esinlenen bir mücevher tasarımcısı olan United Selen Özürk, güçlü deri ve aksesuar tasarımlarıyla bilinen OSM@N’nin kurucusu ve tasarımcısı Sedef Çalarkan ile. Sonuç, geçen hafta lüks el işi deri çantalar ve hassas bir şekilde tasarlanmış, zamansız mücevher içeren çok konuşulan bir koleksiyon oldu.
‘Ben bir konsept tasarımcıyım’
Bu sınırlı sayıda koleksiyon, modern kadınların gücünü somutlaştıran ve bugünü yansıtırken geçmişten ilham alan parçalardan oluşur. İstanbul’daki bu kapsül koleksiyonunun piyasaya sürülmesinden sonra, daha fazla bilgi edinmek için Sedef Çalarkan ile bir araya geldim. “Markasını kurduğu zaman ve markanın çok moda olduğu zaman üniversitedeyken ve kariyerime gazetecilikte başlamıştı” diye açıkladım. Bir moda meraklısı olarak, çalışmalarını büyük ilgi ile takip etmiştim.
En son koleksiyonunu ve projelerini tartışmak için Nişantaş’taki popüler bir kafede tanıştık. Söyleyerek başladı,
“Ben bir konsept tasarımcıyım ve bir marka profesyoneliyim. Tasarım sürecinin her kısmı beni heyecanlandırıyor. Kendimi sadece bir marka tasarımcısı olarak tanımlamıyorum. Bugün, bir marka için 360 derecelik iletişimin tamamını tasarlayabilirim. Yarın, uluslararası bir marka için ürünler tasarlayabilirim. OSM@n için sınırlı bir özel koleksiyon üretebilirim. Ya da bugün olduğu gibi, bir kapsül koleksiyonu oluşturmak için başka bir marka ile işbirliği yapabilirim.”
Ona eğitimi ve kariyeri hakkında sorduğumda gülümsedi ve dedi ki,
“Anlatacak çok şey var. Sadece hayal edin, OSM@N 20 yıldır civarındadır ve bundan önce bütün bir kariyer vardı.”
Çalarkan, İngiltere’deki bir üniversitede turizm ve misafirperverlik okudu, ancak her zaman moda ve tasarım tutkusu vardı, ana çalışmalarının yanında seminerlere ve kurslara katıldı. Ailesi Fred Perry markasını Türkiye’ye getirdiğinde, modaya olan ilgisi daha da somut hale geldi. Daha sonra ailesi, uluslararası marka satın alımlarını ele aldığı çoklu bir lüks mağaza başlattı.
Ayrıca Louis Vuitton’u Türkiye’ye getirmeye de katıldı. Çalarkan, “İşi düzgün bir şekilde öğrenmek paha biçilmezdir. Alttan başlamadan hiç düşünmedim. Louis Vuitton’da satış ortağı olarak başladım ve şimdiye kadar verdiğim en iyi kararlardan biriydi. Lüks müşterilerle nasıl etkileşime gireceğimi ve ne tür bir deneyim beklediklerini öğrendim. Bu deneyim, depo yöneticisine hızla yükselmeme yardımcı oldu.

“Bahsettiğim gibi, çeşitli moda ve lüks markalarda yönetim rolleri düzenledim. Sonra iç tasarıma odaklanarak medyaya geçtim. Vizyon dekorasyon dergisinde çalışmaya başladım. Orada tanıştığım mimarlar ve tasarımcılar sayesinde kendi tasarım yeteneklerimi keşfettim” diye devam etti.
Osmanlı temalarıyla çalışma fikri bu zamandı ortaya çıktı. Fikri paylaştığı ilk insanlardan biri, konsepti sıcak bir şekilde kucaklayan ve markanın logosunu ve motiflerini yaratan grafik tasarımcı Kemal Edes’di. Fikri tamamladıktan sonra, hemen bir sonraki Paris’e başvurdu. Orada olumlu resepsiyon çok cesaret verici. Türkiye’ye döndükten sonra, osm@n tasarımları dekoryum mağazalarında piyasaya sürüldü.
Felsefesini “bir markayı benzersiz ve yenilikçi tutmak için vurguladı, onu her zaman yeni perspektiflerle bir araya getirmelisiniz. En son kapsül koleksiyonum farklı değil. Yaklaşan tüm projelerim bu yaklaşımı takip ediyor. Kendimi her zaman bir ‘fikir tasarımcısı’ veya ‘konsept tasarımcısı’ olarak tanımlıyorum. Her birimizin benzersiz ve değerli nitelikleri var ve doğru işbirlikleri ile hepimizin birlikte daha da güçleneceğimize inanıyorum.
Ona bir tasarımcı olarak karşılaştığı en büyük zorluğu sorduğumda, “Dürüst olmak gerekirse, dünya çapında yaratıcı zihinler her zaman farklıdır. Farklı bir seviyede şeyleri algılarlar ve genellikle daha hassas bir tarafa sahip olurlar. Bu yaratıcı yeteneklerin her zaman bu inançla desteklenmesi gerektiğine inanıyorum. Farklı alanlardaki birçok tasarımcı, çoğu zaman onlar için en zor kısmı olduğundan eminim.