Usta senarist ve söz yazarı Javed Akhtar, toplumun gerçeklerini yansıtan filmlerin Hindistan’daki düzenleyici kurumlar tarafından engellerle karşı karşıya kalmasından, müstehcenlikle dolu filmlerin ise fark edilmemesinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Akhtar, 10 Ekim 2025 Cuma günü düzenlenen bir etkinlikte, kötü bir filmi başarılı kılan şeyin kötü seyirci olduğunu söyledi.
Anantara Ruh Sağlığı Kültür Festivali’nin açılış oturumunda şunları söyledi: “Bu ülkede gerçek şu ki müstehcenlik (sinema düzenleme kurumu tarafından) hala göz ardı edilecek, bunların yanlış değerler, kadınları aşağılayan ve küçük düşüren cinsiyetçi bir bakış açısı olduğunu bilmiyorlar. Onaylanmayacak olan şey topluma ayna tutan bir şeydir.”
Akhtar, filmlerin yalnızca gerçeği temsil etmeye çalıştığını söyledi.
“Film, topluma açılan bir penceredir, bakıp sonra pencereyi kapatırsınız, ancak pencereyi kapatmak olup biteni çözmez” diye alıntı yapıyor.
Filmlerde tasvir edilen aşırı erkeksiliğin ruh sağlığı üzerindeki etkisinden bahseden Akhtar, bu tür filmlerin popülaritesinin toplumsal onaydan kaynaklandığını söyledi.
“Bu tür (hiper erkeklik ile ilgili) filmler erkeklerin ruh sağlığı için yapılıyor. Eğer erkeklerin ruh sağlığı iyileştirilirse bu tür filmler yapılmaz, yapılsa bile (sinemalarda) işe yaramaz” dedi.
“Mesela insanlar dindardır ve engellerle karşılaştıklarında asla Tanrı’yı suçlamazlar. Aynı şekilde şov dünyasında da seyirci Tanrı’dır. Kötü bir filmi başarılı kılan da kötü seyircidir.”
Filmlerin toplumda olup bitenlerin bir ifadesi olduğunu ve yapımcılarının sıklıkla trendleri takip ettiğini ve yalnızca bu tür filmler yaptığını ekledi.
Akhtar, filmlerde “müstehcen” şarkıların yaygınlığından duyduğu rahatsızlığı dile getirerek, bu tür teklifleri kendi değerleriyle bağdaşmadığı için her zaman geri çevirdiğini sözlerine ekledi.
“Özellikle 80’lerde şarkıların çift anlamlı olduğu ya da hiç anlamı olmadığı bir dönem vardı ama ben böyle filmler yapmazdım. İnsanların bu şarkıları kaydedip filmlere koymalarına üzülmüyorum ama şarkıların süper hit olmasına üzüldüm. Bu yüzden seyirci filmi etkiliyor” dedi.
Akhtar, “‘Choli Ke Piche Kya Hai’ şarkısı, birçok ebeveynin sekiz yaşındaki kızlarının bu parçaya mükemmel bir şekilde dans etmesini büyük bir gururla söylediğini duyduğum bir şarkı. Eğer toplumun değerleri buysa, yapılan şarkılardan ve filmlerden ne bekliyorsunuz? Yani toplum sorumludur, sinema sadece bir ifadedir” dedi.
Bu tür içeriklerin ortaya çıktığı bir dönemde Akhtar, son filmi “Sayara”yı melodik tonu ve nostaljik çekiciliği nedeniyle övdü. Mohit Suri’nin yönettiği romantik dramada iki yeni oyuncu Ahan Pandey ve Anit Padda rol alıyor.
“Bunun gibi bir film (Saiyara) geliyor, müziği de eski zamanlardaki gibi bir dinginlik ve eski bir çekiciliğe sahip. Bu günlerde müzik o kadar çılgınlaştı ki sesi boğuyor ve sesi zar zor duyabiliyorsunuz. Yani böyle bir film çıkarsa, ki mükemmel olmayabilir, size biraz gölge veriyor” dedi çünkü bu güneş ışığını çok iyi hissediyorsunuz.
Şiir ya da hüzünlü müzik dinlemenin sizi daha fazla depresyona sokup sokmadığı sorulduğunda Akhtar, “Evet ve hayır” yanıtını verdi.
“Acıyı inkar etmek iyi değil, yoksa başka bir yerin canını acıtır. Eskiden filmlerde bir iki hüzünlü şarkı vardı ama artık ‘hamare hai din a gaye hai’ diye o şarkılar filmlerimizde yer almıyor. Böyle bir inkar çok sağlıksız. Eğer üzgünsen ağlarsın ve o hüznü kabul edersin” diyor ve üzülmediğini ekliyor.