Netflix platformu her hafta, platformu domine eden en iyi 10 film ve televizyon şovunun bir listesini yayınlıyor. Geçen hafta 2006’nın alaycı Idiocracy’si ABD’de 9. film olarak listeye girdi.
Film ilk vizyona girdiğinde büyük bir poster oluşturamamıştı. Şirket ve reklamverenler bunu neredeyse eleştirel bir şekilde benimsemeleri nedeniyle aldılar. reklam yok 20. yüzyılın tilkisinden distribütörünüz. Ancak son yirmi yılda bir takipçi kitlesi yarattı.
Mike Judge tarafından yazılan ve yönetilen Idiocussy’de Luke Wilson, deneysel kış uykusu yöntemi için seçilen ordu kütüphanecisi Joe Bowers’ı canlandırdı. Rita (Maya Rudolf) adında bir fahişeyle, bir yıl boyunca askıya alınmış bir animasyon durumunda tutulmaları gerekiyordu. Ancak askeri üs beklenmedik bir şekilde testi durdurduğunda, bunu çoktan unutmuşlardı.
Joe ve Rita 500 yıl sonra uyandıklarında zeki olmayan insanları kabul eden bir ülkeyi keşfederler. Başkan, eski Smackdown Final Şampiyonu, yetişkinlere yönelik bir film yıldızı ve daha sonra bir politikacıdır. Her vatandaşa bir barkod dövmesi yapılıyor. Kuraklık ve yıkım her yerde; bunun nedeni kısmen Browno adlı enerji içeceğinin, mahsulleri sulamak için bile suyun yerini alması. (Browdoor Profit’te su kesiliyor, ardından Browndo FDA’yı satın alıyor ki bu biraz gerçekçi bir sahneye benziyor) Ah, ve herkes suçluları kullanıyor. Ayakkabı şirketi 2006 yılında markasını tanıtmak için ürün yerleştirmeyi kullanan bir şirket kurdu.
Film kapitalizmle alay ediyordu, medya ve hükümet Amerika’yı artık eğitime devam edilmeyen bir ülke olarak tasvir ediyordu (Costco Hukuk Fakültesi hariç). Her mağaza ve televizyon kanalı şiddete ya da bir şekilde cinsel tatmine adanmıştır ve her şeyin sahibi ve işletmesi şirketlerdir.
Distopik, merak uyandırıcı ve son derece komik ama film aynı zamanda neredeyse tahmin gibi görünen ayrıntılar da içeriyor. Bir sahnede barkodu olmayan ve kayıtsız olduğu söylenebilecek Joe tutuklanmıştır.
Genellikle idiokrasinin, ülkemizin ve küresel entelektüalizmin veya “şirketlerin” ahlakı benimseme yolunun her yönüyle ne olacağına dair alaycı bir kehanettir.
Filmi yazarken düşünen yargıç, bir kez Said Time Dergisi Şaka şaka, o bir peygamber değildi ve “490 yıldır yoktu.”
Netflix filmin yeniden dirilişine kendini kaptırdı bazı ziyaretçiler İnternette “bu artık bir belgesel” ve “bunu yaşıyoruz” diye şakalar yapmak. Bazıları için hiperboliktir. Ancak filmde günümüzle çok alakalı görünen anlar mutlaka var.