HRW, Alman Merz’i Ankara ziyareti sırasında Türkiye’nin otoriter gidişatına ilişkin kaygılarını dile getirmeye çağırdı


İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) uyardı Almanya Başbakanı Friedrich Merz’in bugün Ankara’ya yaptığı ziyarette Türkiye’nin demokrasi ve insan hakları konusunda kötüleşen sicilini ve muhalefete yönelik devam eden baskıları göz ardı etmemesi gerektiğini söyledi.

HRW, Merz’e çarşamba günü yapacağı ziyaret öncesinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi sırasında Türkiye’deki insan hakları ihlallerini ve muhalefete yönelik baskıları gözden kaçırmaması çağrısında bulunmuştu.

HRW, açıklamasında “Erdoğan yönetimi, mahkemeler üzerindeki siyasi kontrolünü genişletirken, siyasi muhalefeti ve medyayı giderek daha fazla bastırıyor” dedi.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer da Pazartesi günü Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelerek Türkiye’nin İngiliz yapımı savaş uçakları almasına yönelik bir anlaşma imzaladı, ancak ülkedeki insan hakları krizinden ve muhalefete yönelik devam eden baskılardan kamuoyuna hiç bahsetmedi.

Türkiye’nin demokratik gerilemesinden veya ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) yönelik devam eden baskılardan bahsetmeden ticaret ve savunma işbirliğine odaklanması gazeteciler, analistler ve hak savunucularından sert tepkilere yol açtı.

Merz, Mayıs ayında şansölye seçilmesinden bu yana ilk Ankara ziyaretini gerçekleştiriyor. Bir göre ifade Almanya Federal Basın ve Enformasyon Dairesi’nden Merz’in Türkiye ziyaretinin yalnızca Erdoğan ile görüşmelere odaklanacağı, muhalif siyasilerle herhangi bir görüşme planlanmadığı belirtildi.

Starmer ve Merz’in ziyaretleri, Erdoğan’ın en önemli siyasi rakiplerinden biri olan İstanbul’un tutuklu belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik yeni suçlamaların ardından geldi. CHP’nin üst düzey isimlerinden İmamoğlu, Mart ayından bu yana yolsuzluk suçlamasıyla tutukluyken, yeni suçlamalar HRW’nin “gerçeküstü” olarak tanımladığı “siyasi casusluk” iddiasıyla ilgili.

Grup, Merz’in “seçilmiş muhalif siyasetçilerin tutuklanması ve görevden alınmasının Türkiye’nin demokrasi tarihini terk etme ve çok daha az istikrarlı bir ortak haline gelme olasılığını artırdığı yönündeki endişelerini dile getirmesinin iyi olacağını” söyledi.

HRW, İmamoğlu’na yönelik yeni casusluk soruşturmasının, verilerin yabancı ülkelere sızdırıldığı yönündeki “dayanıksız iddialara” ve tek bir tanığın “aşırı iddialarına” dayandığını söyledi.

İnsan hakları grubu ayrıca, LGBTQ+ bireyleri suç sayacak, tasarının “biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışlar” olarak adlandırdığı ifadeleri veya teşvikleri nedeniyle hapis cezasıyla tehdit edecek sızdırılmış bir yasa tasarısına da dikkat çekti.

11. Yargı Paketi olarak bilinen teklifle, Türk Ceza Kanunu’nun hâlihazırda aleni ahlaksızlıkları düzenleyen 225. maddesinde değişiklik yapılması öngörülüyor. Taslağa göre, “biyolojik cinsiyetine aykırı hareket eden” veya “bu tür davranışları teşvik eden veya öven” kişiler bir ila üç yıl arasında hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilecek.

HRW, teklifin toplumsal cinsiyeti onaylayan sağlık hizmetlerine erişimi büyük ölçüde kısıtlayacağını ve Türkiye’nin ötekileştirilmiş gruplara yönelik “acımasız baskısında” yeni bir aşamayı temsil ettiğini söyledi.

HRW, Almanya ve diğer Avrupa Birliği üyelerine, savunma, göç ve bölgesel güvenlik konularında işbirliği arayışında Türkiye’nin otoriter gidişatını göz ardı etmemeleri çağrısında bulundu. Açıklamada, “Merz ve diğer Avrupalı ​​liderlerin kendi ülkelerindeki eş zamanlı şiddetli baskılara seslenmeleri ve başka tarafa bakmamaları gerekiyor” denildi.

Ankara’daki görüşmelerde Ukrayna’daki savaş, Orta Doğu’daki barış çabaları ve göç yönetiminin ele alınması bekleniyor. Türkiye her iki çatışmada da arabulucu olarak görev yaptı ve Avrupa’ya giden göç yollarının kontrolünde merkezi bir rol oynamaya devam ediyor.

Scroll to Top