Onlarca Türk Dışişleri Bakanlığı personeli arasındaki üst düzey diplomatlar Gülen bağlantısı iddiası nedeniyle hedef alındı


Türk basınında çıkan haberlere göre, Türk makamları aralarında çok sayıda üst düzey diplomatın da bulunduğu 64 mevcut ve eski Dışişleri Bakanlığı çalışanını inanç temelli Gülen hareketiyle bağlantılı oldukları suçlamasıyla gözaltına aldı veya tutuklama emri çıkardı.

Sözcü ve ABC’nin de aralarında bulunduğu Türk medya kuruluşları, istihbarat öncülüğündeki soruşturmada 132 bakanlık personelinin kimliğinin belirlendiğini ve 64 gözaltı veya tutuklama emrinin çıkarıldığını söyledi.

Among those named in the reports are former Frankfurt consul general Burak Karartı, Münster consul general Arif Hakan Yeter and former chargé d’affaires in Tel Aviv Gürçay Şeker.

Sözcü ve diğer basın kuruluşları, Karartı ve Şeker’in mahkemeye çıktıktan sonra İstanbul yakınlarındaki Silivri Cezaevi’ne gönderildiğini, Yeter’in ise yurt dışına çıktıktan sonra hakkında yakalama kararıyla arandığını bildirdi.

Savcılar gözaltıları kamuoyuna doğrulamadı veya suçlananların isimlerini açıklamadı.

Yerel raporlarda soruşturmaya destek verenin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) olduğu belirtildi.

Ancak Türk hukukuna göre tutuklama ve tutukluluk kararları savcılar ve ceza mahkemeleri tarafından veriliyor ve polis tutuklama emirlerini yerine getiriyor. Salı gününe kadar ne Ankara ne de İstanbul başsavcılıklarından, tutukluların kimlikleri veya suçlamalara ilişkin yazılı bir açıklama yapılmadı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aralık 2013’teki yolsuzluk soruşturmalarının kendisinin yanı sıra ailesinden ve yakın çevresinden bazı kişilerin de dahil olduğu, merhum din adamı Fethullah Gülen’den ilham alan Gülen hareketinin takipçilerini hedef alıyor.

Soruşturmaları Gülenci darbe ve hükümetine yönelik komplo olarak değerlendiren Erdoğan, hareket mensuplarını hedef almaya başladı. Mayıs 2016’da hareketi terör örgütü olarak tanımladı ve aynı yılın Temmuz ayında Gülen’i planlayıcı olmakla suçladığı başarısız darbe girişiminin ardından hareket üzerindeki baskıyı yoğunlaştırdı.

Başarısız darbenin ardından Türk hükümeti olağanüstü hal ilan etti ve darbe karşıtı mücadele bahanesiyle devlet kurumlarında büyük bir tasfiye gerçekleştirdi. 4.156’sı hakim ve savcı olmak üzere 130.000’den fazla kamu görevlisi ve 24.000’den fazla silahlı kuvvetler mensubu, ne adli ne de meclis incelemesine tabi olmayan olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerle “terör örgütlerine” üye oldukları veya bunlarla ilişkileri olduğu iddiasıyla derhal görevden uzaklaştırıldı.

Adalet Bakanlığı’nın son rakamlarına göre, 2016’dan bu yana 126.000’den fazla kişi hareketle bağlantılı olduğu iddiasıyla mahkum edildi, 11.085’i ise hâlâ cezaevinde. 24.000’den fazla kişi hakkında yasal işlemler devam ederken, yaklaşık on yıl sonra 58.000 kişi hakkında da aktif soruşturma devam ediyor.

Hapisteki binlerce kişiye ek olarak, Gülen hareketinin çok sayıda takipçisi de hükümetin baskısından kaçınmak için Türkiye’den kaçmak zorunda kaldı.

Dönemin dışişleri bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 2022’de parlamentoda sunduğu rakamlara göre, 2016’dan bu yana 660’tan fazla dışişleri bakanlığı çalışanı kamu görevinden çıkarıldı.

2019’da eski dışişleri bakanlığı personelini hedef alan bir tutuklama dalgası, Ankara Barosu tarafından belgelenen ve tutukluların sorgu sırasında dövüldüğünü ve tehdit edildiğini belirten işkence iddialarını ortaya çıkardı.

Scroll to Top