İstanbul belediye başkanının Wickr Me kullandığı iddiası casusluk soruşturmasında ‘ByLock benzeri’ delil olarak gösterildi


Bir Türk savcı, tutuklu İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun şifreli mesajlaşma uygulaması Wickr Me’yi kullandığı iddiasını, siyasi suçlamalarla dolu bir casusluk davasında kritik delil olarak gösterdi ve bunu, Türk yetkililerin inanç temelli Gülen hareketine yönelik baskıda suç delili olarak değerlendirdiği tartışmalı uygulama ByLock’a benzetti. Stockholm Özgürlük Merkezi bildirdi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, güvenli mesajlaşma uygulaması Wickr Me’yi “ByLock gibi” olarak tanımlayarak, casusluk faaliyetinin “tartışılmaz kanıtı” olarak nitelendirdi.

İmamoğlu was ücretlendirildi Pazar günü nöbetçi sulh ceza hakiminin talimatıyla gazeteci Merdan Yanardağ ve İmamoğlu’nun eski kampanya müdürü Necati Özkan ile birlikte “siyasi casusluk” suçlamasıyla dava açıldı.

Savcılık, “yabancı istihbarat ajanlarıyla bağlantısı olduğu” iddia edilen Hüseyin Gün adlı işadamının Özkan’la “talimat niteliğinde” iletişim kurduğunu belirtti.

Yanardağ, İmamoğlu’nun ilk belediye başkanı seçildiği 2019 yerel seçimlerini manipüle etmek için yabancı istihbarat servisleriyle işbirliği yapmakla da suçlanıyordu.

Üçlü, Pazar günü siyasi casusluk suçlamasıyla tutuklanmalarına karar veren mahkemeye çıkarıldı.

İmamoğlu, İstanbul Adliyesi’ndeki sorgusunda kendisine uygulamayı kullanıp kullanmadığı sorulduğunda Wickr Me uygulamasını kullandığını reddetti.

“Bahsettiğiniz ‘Wickr Me’ adlı mesajlaşma uygulamasını ilk defa duyuyorum. Dolayısıyla bu platformda hiçbir zaman üyeliğim ve hesabım olmadı” dedi.

2012 yılında geliştirilen ve 2021 yılında Amazon tarafından satın alınan Wickr Me, anonim kullanıma olanak tanıyan ve belirli bir süre sonunda mesajları otomatik olarak silen güvenli bir iletişim platformudur. Verileri harici sunucularda saklamaz ve bankalar dahil çeşitli kurumlar tarafından güvenli iletişim amacıyla kullanılır.

Türk yetkilileri, ByLock mesajlarının başarısız darbe girişimiyle ilgili olduğuna dair hiçbir kanıt olmamasına rağmen, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden bu yana ByLock’u Gülen hareketinin destekçileri arasında gizli bir iletişim aracı olarak değerlendiriyor. Türk hükümeti, hareketi organize etmekle suçluyor.

Her ne kadar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ByLock mesajlaşma uygulamasının kullanımının suç teşkil etmediğini birçok davada açıkça belirtmiş olsa da, Türkiye’de uygulamayı kullandıkları iddiasıyla şahısların gözaltı ve tutuklamaları devam ediyor.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aralık 2013’teki yolsuzluk soruşturmalarının kendisinin yanı sıra ailesinden ve yakın çevresinden bazı kişilerin de dahil olduğu, merhum din adamı Fethullah Gülen’den ilham alan Gülen hareketinin takipçilerini hedef alıyor.

Soruşturmaları Gülenci darbe ve hükümetine yönelik komplo olarak değerlendiren Erdoğan, hareket mensuplarını hedef almaya başladı. Mayıs 2016’da hareketi terör örgütü olarak tanımladı ve aynı yılın Temmuz ayında Gülen’i planlayıcı olmakla suçladığı başarısız darbe girişiminin ardından hareket üzerindeki baskıyı yoğunlaştırdı. Hareket, darbe girişimine veya herhangi bir terör faaliyetine karıştığını şiddetle reddediyor.

Ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Ekim 2024’ten bu yana giderek artan bir hükümet baskısı altında. Eleştirmenlerin sistematik bir baskı olarak nitelendirdiği bu uygulama kapsamında, parti veya İstanbul Belediyesi ile bağlantılı 500’den fazla kişi, terörizmden ihalelere fesat karıştırmaya kadar çeşitli suçlamalarla gözaltına alındı ​​veya tutuklandı.

Tutuklananlar arasında, aralarında CHP’nin üst düzey isimlerinden ve partisinin bir sonraki seçimlerde cumhurbaşkanı adayı olan açığa alınan İstanbul Belediye Başkanı İmamoğlu’nun da bulunduğu 17 CHP’li belediye başkanı da bulunuyor. İmamoğlu, 19 Mart’ta gözaltına alındı ​​ve ardından siyasi amaçlı olduğu eleştirilen yolsuzluk suçlamaları nedeniyle tutuklandı. Yaygın olarak 2028 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde uzun süredir Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın en büyük siyasi rakibini hedef aldığı düşünülen tutuklanması, Türkiye’de on yıllardır görülen en kötü protestolara yol açtı.

Parti ve destekçileri, CHP’ye yönelik operasyonların, partinin Mart 2024 yerel seçimlerinde elde ettiği kazanımların ardından seçilmiş yetkilileri etkisiz hale getirmek ve muhalefet liderlerini kenara itmek için tasarlandığını söylüyor.

Scroll to Top