AİHM, darbe sonrası 137 kişinin Gülen bağlantısı nedeniyle tutuklanması konusunda Türkiye’yi suçladı


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2016’daki başarısız darbe girişimi sonrasında 137 kişinin inanç temelli Gülen hareketiyle bağlantılı olduğu iddiası nedeniyle tutuklanması ve tutuklanması konusunda Türkiye’yi suçladı ve bu kişilerin tutuklanması için yeterli gerekçe bulunmadığını tespit etti.

Strazburg mahkemesi kararını açıkladı Case of Çetin and Others v. Türkiye Salı günü. Mahkeme, konularının benzer olması nedeniyle başvuruları tek kararda birlikte inceledi.

İnsan hakları mahkemesi, bir yıldan dört yıla kadar değişen sürelerle yargılama öncesinde tutuklu bulunan 137 başvurucunun tamamında, karar verilmesi ve başvurucuların tutukluluk halinin devam ettirilmesi için yeterli gerekçelerin bulunmaması nedeniyle, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesini ihlal ettiğine oybirliğiyle karar verdi.

Mahkeme, Türkiye’nin adil tazmin talebinde bulunan başvuranların her birine manevi tazminatın yanı sıra masraf ve giderler için 3.000 avro ödemesine karar verdi.

Başvurular esas olarak, başvuranların 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında, Türk hükümeti tarafından başarısız darbe girişiminin planlayıcısı olmakla suçlanan ve terör örgütü olarak etiketlenen Gülen hareketine atıfta bulunarak, terör örgütü olduğu iddia edilen bir örgüte üye oldukları şüphesiyle tutuklanmaları ve yargılama öncesi tutuklanmaları ile ilgiliydi.

Merhum Türk İslam alimi Fethullah Gülen’in görüşlerinden ilham alan hareket, suçlamaları reddediyor.

Mahkeme belgelerine göre başvuranlar, ByLock mesajlaşma uygulamasını kullanmaları nedeniyle terör örgütüne üye olmakla suçlanmış; artık kapalı olan İslami kredi kuruluşu Bank Asya’da hesapları bulunan; Gülen bağlantılı yayınlara, “F” seri numaralı (sözde “Fethullah” olduğu iddia edilen) ABD 1 dolarlık banknotlarına sahip olmak; ve/veya Türk hükümeti tarafından Gülen hareketiyle bağlantılı olduğu düşünülen kurum ve kuruluşlarda istihdam edilmeleri ve/veya üyelikleri.

Bir zamanlar internette yaygın olarak bulunan ByLock, ByLock mesajlarının başarısız darbe girişimiyle ilgili olduğuna dair herhangi bir kanıt bulunmamasına rağmen, 2016 darbe girişiminden bu yana Gülen hareketinin destekçileri tarafından kullanılan gizli bir iletişim aracı olarak görülüyor.

Ayrıca hareketle bağlarını gösteren tanık ifadeleri, sosyal medya paylaşımları, dini toplantılara katılma veya düzenleme, Gülen hareketinin üst düzey yöneticileriyle iletişim, Gülen üyeleri arasındaki iletişimi kolaylaştırma, Gülen bağlantılı evlerde kalma ve hareketin iddia edilen emirleri doğrultusunda çeşitli faaliyetlerde bulunma da Türk mahkemeleri tarafından başvuruculara karşı suç delili olarak kullanıldı.

Başvuruculardan birini temsil eden avukat Ali Yıldız, mahkemenin kararını memnuniyetle karşıladı ve kararı “2016 darbe girişiminin ardından yaşanan yaygın insan hakları ihlallerinin belgelenmesi ve ele alınmasında önemli bir adım” olarak nitelendirdi.

Yıldız, X’e yaptığı açıklamada, “AİHM, tutukluluk halleri için geçerli ve yeterli gerekçelerin bulunmaması nedeniyle 137 başvurucunun tamamıyla ilgili olarak Sözleşme’nin 5 § 3 maddesinin ihlal edildiğine karar verdi” dedi.

Salı günkü karar kesindir ancak editoryal revizyona tabidir. Türkiye’nin, davayı kazananlara, uzlaşma tarihinde yerel para birimine çevrilerek tazminatı ödemek için üç ayı bulunuyor.

AİHM’nin Salı günü verdiği karar, darbe girişimi sonrasında yargılanan ve Gülen hareketiyle bağlantısı olduğu iddia edilen çok sayıda kişinin haklarının ihlal edilmesi nedeniyle mahkemenin son yıllarda Türkiye aleyhine verdiği bu tür birçok karardan biri.

AİHM kararlarına rağmen Türk hükümeti hareketin gerçek ve sözde takipçilerine yönelik baskılarını sürdürüyor.

Scroll to Top