AİHM, Türkiye’yi 1 Mayıs protestosunda yaşanan yaralanmayla ilgili üst düzey yetkililerin soruşturulmaması nedeniyle suçladı


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Salı günü, Türkiye’nin, 2013 yılında İstanbul’da düzenlenen 1 Mayıs protestosuna polisin tepkisi sırasında gözünü kaybeden bir adamın, o zamanki vali ve emniyet şefinin rolünü soruşturmayı reddederek haklarını ihlal ettiğine karar verdi.

dava Türkiye’nin en büyük kentindeki İşçi Bayramı mitinglerinin sembolik alanı olan İstanbul Taksim Meydanı’na girişi engelleyen büyük bir polis operasyonu sırasında, 1 Mayıs 2013’te göz yaşartıcı gaz kapsülünün sol gözüne isabet eden İbrahim Akan’ı endişelendiriyor.

Akan daha sonra ameliyata alındı ​​ancak gözünü kaybetti ve kısmi engelli olarak değerlendirildi.
Türkiye Anayasa Mahkemesi ve idare mahkemeleri, polisin aşırı güç kullandığını ve ön saflarda görev yapan polis memurları hakkındaki soruşturmanın yetersiz olduğunu tespit ederek, iç hukuk uyarınca kendisine tazminat ödenmesine karar vermişti.

Strazburg mahkemesi bunun yerine, 1 Mayıs operasyonunun emrini veren İstanbul valisi ve İstanbul emniyet müdürü de dahil olmak üzere, emir komuta zincirinin en üst kademesindeki olası sorumlulukları soruşturmak üzere yetkililerin görevlerini yerine getirip getirmediğine baktı.

Türkiye’nin 4483 Sayılı Kanunu uyarınca, savcıların görevdeyken gerçekleştirdiği eylemler nedeniyle çoğu üst düzey kamu görevlisine karşı ceza davası açabilmeleri için içişleri bakanlığından önceden izin almaları gerekiyor ve bakanlık 2013 yılında bu iki adam hakkında herhangi bir soruşturma yapılmasına izin vermedi.

Avrupa mahkemesi, Türkiye’nin, bu yetkililerin hukuka aykırı güç kullanma emrini verdiğini kanıtlama yükünü Akan’a yükleyemeyeceğini söyledi ve devletin, polis müdahalesinin planlanması ve organizasyonunda Akan’ın yaralanmasına yol açan eksiklikler olup olmadığını inceleme yükümlülüğü olduğuna karar verdi.

Mahkeme, 4483 sayılı Kanun kapsamındaki yetkilendirme sisteminin başlangıçta bunu engellemesi nedeniyle böyle bir soruşturma yapılmadığını tespit etmiş ve bunun, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin, devlet görevlileri tarafından yapılan kötü muameleye ilişkin inandırıcı iddialara ilişkin etkili bir resmi soruşturmayı gerektiren 3. maddesinin usule ilişkin kısmını ihlal ettiğine hükmetmiştir.

Mahkeme, Akan’a, üst düzey yetkililerin soruşturulmaması nedeniyle 12.500 avro manevi tazminat ve Türk mahkemelerinin fiziksel yaralanması nedeniyle halihazırda vermiş olduğu meblağa ek olarak masraf ve giderler için 1.000 avro tazminat ödenmesine karar verdi.

Scroll to Top