BirGün gazetesinin haberine göre, İstanbul’daki tarihi Ayasofya’daki inşaat çalışmaları, 1500 yıllık anıtın içinde çalışan ağır kamyon ve makineleri gösteren görüntülerin sosyal medyada yayınlanmasının ardından kamuoyunda tepkiye neden oldu ve UNESCO Dünya Mirası Alanı’na zarar verebileceği endişesine yol açtı.
Devam eden restorasyonun ikinci aşaması kapsamında binanın içinde ve dışında çalışan yüksek tonajlı kamyonlar, vinçler ve inşaat platformlarının görüntüleri kamuoyunda endişe yarattı; uzmanlar, özellikle Ayasofya’nın çok sayıda sarnıç ve yer altı boşluğunun üzerinde yer alması nedeniyle çalışmanın uzun vadeli yapısal hasar riski taşıdığı konusunda uyardı.
Artan eleştirilere yanıt veren Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, araçların ancak kapsamlı teknik değerlendirmelerden sonra ve tarihi yapıya zarar vermemek için koruyucu sistemler uygulanarak kullanılmaya başlandığını söyledi.
Bakanlığa göre, eski bazilikanın içindeki makineler, ağırlığı dağıtmak ve orijinal mermer yüzeyini korumak üzere tasarlanmış çok katmanlı bir koruyucu döşeme sistemi üzerinde çalışıyordu. Açıklamada, araç hareketi için güvenli rotaların belirlenmesinden önce yük taşıma testlerinin, jeoradar taramalarının ve yer sınıfı analizlerinin tamamlandığı belirtildi.
Restorasyonun ikinci aşaması, ana kubbenin dış kısmındaki kurşun kaplamaların yenilenmesi ve mozaiklerin ve iç elemanların hava şartlarından korunmasını da içeren deprem güvenliğine odaklanıyor.
Nisan ayında Türkiye Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 2020 yılında camiye dönüştürülmesi uluslararası eleştirilere yol açan Ayasofya’nın kubbesinde “en büyük ve en kapsamlı” restorasyon ve güçlendirme çalışmasının başlatıldığını duyurdu.
Restorasyon kapsamında kubbenin üzerine, 43,5 metre yüksekliğindeki dört iç sütunla desteklenen geçici bir çelik yapı inşa edildi.
Bakanlık, devasa çelik sistemin kurulumunun ağır makinelerin kullanımını “kaçınılmaz hale getirdiğini” belirterek, egzoz dumanlarının özel filtreleme cihazlarıyla kontrol edildiğini ekledi.
Ancak uzmanlar önlemlerin yeterli olmayabileceği konusunda uyarıyor.
Arkeolojik koruma uzmanı Müge Kortanoğlu, X kanalında yaptığı paylaşımda, Dünya Miras Alanı’nda ağır ekipman kullanımının UNESCO ilkelerine aykırı olduğunu söyledi.
“Aşırı yük ve titreşim, geri dönüşü olmayan hasarlara neden olabilir” diye yazarak, Ayasofya gibi değerli bir yapı için minimum riskin bile kabul edilmemesi gerektiğini sözlerine ekledi.
UNESCO ilkeleri gereği Dünya Mirası Statüsündeki yapılarda ağır tonajlı ekipman kullanımı yasaktır.
Alınan tedbirler yeterli olmayabilir. Aşırı yük ve titreşim, geri dönüşü olmayan hasarlara neden olabilir..Ayasofya çok değerlidir. Hasar görebilecileği en ufak bir risk bile…
— Müge Kortanoğlu (@MugeKortanoglu) 24 Kasım 2025
İstanbul merkezli Tarihi Çevre ve Yapı Konservatörleri Derneği Yapının içinde 20 ila 30 tonluk vinçlere izin verilmesinin, titreşimi ve konsantre yükleri arttırarak büyük riskler oluşturduğunu söyledi.
Grup, UNESCO ve Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi’nin (ICOMOS) yönergelerinin, bu tür araçların anıtsal yapılarda kullanımını güvensiz olarak sınıflandırdığını söyledi. Şeffaflık çağrısında bulunarak yetkilileri teknik değerlendirmeleri, yük analizlerini ve mühendislik raporlarını kamuoyunun incelemesine sunmaya çağırdı.
Restorasyonu denetleyen Vakıflar Genel Müdürlüğü de çalışmayı savundu ve tüm adımların bilimsel raporlar ve koruma kurulu kararları doğrultusunda yürütüldüğünü söyledi. Kamyonların gelişigüzel girmediğini, yaklaşık bir yıllık planlama ve testlerin ardından özel olarak hazırlanmış bir rota boyunca sıkı bir şekilde hareket ettiğini söyledi.
İlk olarak 6. yüzyılda Bizans İmparatoru I. Justinianus döneminde bir katedral olarak inşa edilen Ayasofya, Osmanlı’nın 1453’te Konstantinopolis’i fethinden sonra camiye dönüştürüldü. 1935’ten 2020’ye kadar müze olarak hizmet veren Ayasofya, bir Türk mahkemesinin müze statüsünü iptal etmesi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın cami olarak yeniden hizmete sokmasıyla UNESCO ve birçok Batılı hükümet tarafından kınandı.
Camiye dönüştürülmesinin ardından tarihi yapının hasar gördüğü, yapının içindeki mimari ve sanatsal değerlerin korunması endişesiyle sık sık iddialar gündeme geliyordu.
Türk hükümet yetkilileri yorumları “önyargılı ve siyasi” olarak nitelendirdi.
